Need for Speed'in ilk oyunları neden bu kadar başarılıydı?

186 görüntülenme

Makale köşemizin yeni bölümünde yaklaşık yirmi seneden fazla süren Need for Speed efsanesinin ilk oyunlarını gözden geçiriyoruz!
Need for Speed... Bazı oyuncular tarafından en sağlam yarış oyunu olarak kabul edilir. 90'ların ortasında başlayan bu serinin şu zamana kadar ayakta kalmasının nedeni hakkında bir fikriniz var mı? Eğer yoksa ve konu hakkında bilgi edinmek istiyorsanız, bu Retrospektif yazımda, Need for Speed'in geçmişini hatırlamanıza veya öğrenmenize, hem de şu anki durumundan ne kadar farklı olduğunu anlamanıza bir hayli yardımcı olacak. Konuya girmeden önce, Need for Speed'in şimdiki durumundan bahsetmek gerekiyor. Need for Speed, yakın zamanda çıkacak olan Payback'i, birkaç ay önce E3'te Electronic Arts panelinde tanıtmıştı. Fuara özel yapılan fragman ve oynanış videosu, kitleye Payback'in aslında 2010'dan sonra çıkan NFS yapımlarından farkı olmadığını gösteriyor ve bariz olarak ana konunun birazcık klişe olduğunu görebiliyoruz. Fakat her ne kadar basit ve bilindik gibi görünse de, NFS: Payback, serinin tutkunlarını sevindirecek gibi görünüyor.

Bahsettiğim gibi, Need for Speed, içinde bulunduğumuz 2017 senesinde halen popüler ve Electronic Arts'ın gözü gibi baktığı muazzam oyun serileriden. Geçmişe dönersek, aslında bu şöhreti kazanmak için seride farklı adımlar atıldığı kolayca farkediliyor. Electronic Arts, Underground ve Most Wanted yapımları ile köşeyi dönmeyi başarsa da yazımda ilk üç oyundan bahsedeceğim, çünkü bana göre Need for Speed'in altın çağı 1995 ve 2000 seneleri arasında yaşanmıştı. Lafı uzatmadan serinin ilk oyunu olan THE Need for Speed ile başlayayım.

Need for Speed'in ilk oyunları neden bu kadar başarılıydı?

1994 senesinde Electronic Arts, konsollarda sadece spor oyunları ile ün kazanırken, PC platformuna daha çok puzzle ve macera oyunları ile tanınıyordu. 1994 yılında çıkan Panasonic 3DO, ilk CD bazlı oyun sistemlerinden biriydi ve Panasonic, bunu dünyaya göstermek istiyordu. Tabii, o sırada sadece küçük bir ofis olan EA ise, Panasonic ile hiçbir ayrıcalık yapmadan anlaştı ve 3DO için özel bir oyun tasarlamaya başladı: Road & Track: The Need for Speed. 1994 senesinde 3DO sistemine çıkarılan TNFS, bir seneliğine konsola özel kaldı. 1995 yılında MS-DOS, Sony Playstation ve Sega Saturn'e uyarlanan yapım, oyun dergilerinden ve inceleme sitelerinden bir hayli yüksek puan alarak yarış oyunlarının en popüler ismi oldu. Zamanında Test Drive ile "yarışacak" durumda olan The Need for Speed, çıktığı zaman dilimi içerisinde diğer yarış oyunlarından uzak ara öndeydi. Yapımın üç boyutlu olması bir yana, araçlara verilen özelliklerle beraber araçların bilgileri, pistlerin sadeliği ve arkada çalan müzikler, TNFS'nin kendine has stilini öne vuruyordu. Sadece bunla kalmayıp, oyun motorunun diğerlerinden farklı olduğu, iilk oynanışta belli oluyordu. Her arabanın kendine ait ağırlığı olması ve sahip olduğunuz hıza göre viraj alma özelliği, dönüşleri dikkatli almanıza ve yarışı planlamanız gerektiğini belirtiyordu. Daha önce herhangi bir yarış oyununda görülmeyen bu özellikler, üç boyutlu oyunların hızlıca geliştiğini gösteriyordu. Tabii, teknolojinin gelişimi apaçık ortadaydı, fakat menülerin basitliği ve oyunda bulunan haritaların sadece düzlükten oluşması, The Need for Speed'in tam olarak yerine oturmadığını gösteriyordu.

Need for Speed'in ilk oyunları neden bu kadar başarılıydı?
Yapımın her ne kadar MS-DOS ve konsol portları şahane olsa da, 3DO'daki farklılık oyunun hikayesinin olmasıydı. Evet, başta garip gelse de, The Need for Speed'in 3DO portunda, Most Wanted'daki Razor gibi kötü bir karakter bulunuyordu ve alt etmemiz için turnuvalara katılıp birinci olmamız gerekiyordu. Bir sonraki uyarlamalarda neden hikayelerin kesildiği bilinmez ama Need for Speed: Underground'a kadar hiçbir zaman karakter tanıtımı yapılmadı ve NFS, uzun süre boyunca Arcade yarış türünde kaldı.

İsminden "The" kalıbının kalkması ile sadece "Need for Speed", 1996 yılında seriye Need for Speed II ile devam etti. 3DO'nun, konsol marketinde yerle bir olması, Electronic Arts için özellikle 3DO'ya ait bir yapımın çıkma zorunluluğu olmadığına işaretti. Need for Speed, 1996 senesinde MS-DOS ve Sony Playstation için uyarlandı ve çıktığı sene içerisinde kelimenin gerçek anlamı ile efsaneydi. Yeni araçlar, gelişmiş grafikler, oyun motoru üzerinde yapılan değişikler, turlu haritalar, gizli araçlar yeni bir çok özellik ile The Need for Speed'i andırmıyordu. Belki grafik açısından andırabilir, fakat NFS II, açıkça  TNFS'den daha çok sevilmişti.
Need for Speed II, tabii o dönemlerin EA'sından bahsettiğimiz için, yapımcıları tarafından umursanmış ve bir hayli üzerinde çalışılmıştı. Yaklaşık altı veya yedi ayrı pist bulunan oyunda, her biri, atmosferi ile birbirinde farklı hissettiriyor ve oyuncuları havaya sokuyordu. Grafiksel anlamda bir Gran Turismo değildi, fakat ağırlık daha çok arcade tarzda olunca, oynanış birazcık daha eğlenceye ve çarpmaya yönelikti. Bana göre Need for Speed II'in, serinin en güçlü olma nedenlerinden biri hem "Supercar" adlı araçların bulunması hem de müziklerin aşırı mükemmel olmasıydı. Araç seçimi olarak McLaren F1'den tutun, Ferrari F40 gibi klasik arabalardan Jaguar JX220 ve Ford GT90 gibi eşi benzeri bulunmayan konsept araçlar bulunuyordu. E, tabii, oynayan kitle daha çok çocuklar ve gençler olunca "Acaba bunu sürmek nasıl bir şey?" soruları havada uçuştuğundan dolayı bir hayli ilgi çekmesi normaldi. Konsept arabaların yarış oyununuzda olması bir artıydı ve araç firmalarına daha çok ilgi çekmesine yardımcı oluyordu.

Need for Speed'in ilk oyunları neden bu kadar başarılıydı?
Oyun için yapılan müziklerinden bahsetmişken, ilk üç Need for Speed oyunlarının müzik departmanında çalışanlara büyük bir saygım bulunuyor. Rom di Prisco, Jeff Dyck, Saki Karkas ve Robert Ridilaghl gibi  daha önce hiç duymadığınız bir çok sanatçı, Need for Speed II ve III'ün müzik listesinin oluşturuyor ve yapımlara ayrı bir ruh katmış oluyor (Ne yazık ki post-Underground dönemi, oyuna hip-hop, rap türleri ile lisanslanmış parçlar getirdi ve serinin orijinalliği bozdu). Yazıda daha önce bahsettiğim gibi atmosfer gerçekten dışa vuruyor ve en büyük nedenlerinden biri yapılan müziklerin yarıştığınız pistle uyumu oluyor. Almanya'da geçen bir pistte genelde elektro gitar ve Almanya'ya ait sezgileri duyarken, Avustralya'ya geçince yerlilerin sesini duymakla beraber Avustralya'ya ait çalgılar arka planda bulunması ile beraber atmosferi yerinde tutuyor. Ha, unutmadan, bir de oyunu açınca bu parça ile karşılanmak gibisi yok.
<iframe src="https://www.youtube.com/embed/69-J2m_GyhI?list=PLE730706C5F8C6F79" frameborder="0" allowfullscreen="allowfullscreen"></iframe>

EA ve EA Canada, NFS II marketlerde bulunurken yeni Need for Speed üzerinde çalışmaya başlamıştı.  Daha önce sadece TNFS'de bulunan özellik, NFS III ile geri geliyordu: Polisler. Polisler üzerine kurulu olan Need for Speed III: Hot Pursuit, serinin üçüncü oyunu olmaya hazırlanırken, EA, aslında NFSII'ye karşı olan ilgisini kaybetmemişti. 1997 senesinde çıkan NFS II: Special Edition, oyununda daha fazla içerik bulunduruyordu ve 3dfx tipi ekran kartı sahiplerine gelişmiş grafikler sunuyordu.

1998 senesinde Playstation ve Windows için satışa sunulan Need for Speed III: Hot Pursuit, genişletilmiş oyun motoru ile beraber NFS II'de bulunan müzik sanatçılarının harika eserleri, uzun yarış pistleri, 90'ların sonunda bulunan çeşitli"Supercar"lar, gündüz-gece seçenekleri, gelişmiş polis sistemi ile beraber 90'lara damgasını vuran nadir yarış oyunlarından biriydi. Kişisel olarak oynadığım ilk yapımlardan olan NFS III, bana aslında gerçek yarış oyunun nasıl olacacğını göstermişti. Klasik süper araçların ormanlardan veya şehirlerde birbiri ile yarışması, Need for Speed'i Need for Speed yapan altın kuraldı.

Need for Speed'in ilk oyunları neden bu kadar başarılıydı?
Arabalara değinmişken, Need for Speed ilk üç oyunundan bahsetmemin nedeni, ne yazık ki orijinalliğini belirli bir süreden kaybetmesiydi. Orijinalliğimden kastım ise, araçların genellike modifiye ile geliştirilmekten ziyade, hakiki süperaraçların olmasıydı. Taa ki EA'daki birisi yeni NFS'nin klasik araçlardan daha çok arabaların üzerinde yapılan modifiyenin daha çok tutacağını belirtmesine kadar. Bu seçenek tutmadı değil, fakat NFS'nin kendine ait özelliğini kaybettirdi. Lamborghini Diablo, Mercedes CLK-GTR, Jaguar JK80 gibi sadece ismi ile tanınan araçlar, yerini daha çok Honda Civic ve Dodge Neon gibi sade araçların modifiye edilmesine bırakılmıştı. Aşırı gülünç durum ise Need for Speed: Road Challange'de kullanılan oyun içi fragman. Klasik Porsche'nin yanına gelen modifiyeli araçın başlangıç çizgisinde bozulması, aslında klasik süperaraçların yenilmez olduğunu gösteriyordu. Ne olduysa, aniden bu fikir EA'nın dikkatini çekmişe benziyor. NFS IV'ten sonraki yapımları ise Need for Speed: Underground oldu.

Uzun lafın kısası, Need for Speed serisinin değişmesi, seriyi öldürmedi, aksine daha fazla oyuncu çekti, fakat orijinalliğinin tamamen kaybolması, çoğu sağlam oyuncuyu hayal kırıklığına uğrattı. Umarım ki EA, yakın zamanda açık dünya olmayan, eski araçların kullanıldığı ve eski oyunculara hitap eden bir Need for Speed ile karşımıza çıkar.

Yorumlar 0

Hiç yorum yapılmamış.
Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Giriş Yap